Din aleminin sanal buluşma platformu!
Yeni Sayfa 1

Favorilerime Ekle   Anasayfam Yap

Genel Sunumlar İlköğretim Sunumları İlköğretim ve Lise Sınıfları Ortak Sunumlar Lise Sunumları  
Yeni Sayfa 1

Rahmet Ayından Bereketler: 16-BURUK İFTAR

Siz hiç buruk bir iftar yaşadınız mı? Enfes iftar sofrasına oturmadan önce,sadece makarnayla iftarını açacak olan bir aileden haberiniz olsa ne yapardınız?...

O gün çok telaşlıydı. İftara gelecek olan misafirler için hazırlık yapıyordu. Eşi, o beldenin sevilen doktorlarındandı. Hastanedeki tüm doktorları, hemşireleri çağırmışlardı iftara. Geniş salona, iki ayrı masa kurdu. Tepsilerde çeşitli börekleri, birbirinden farklı bir yığın tatlı çeşitlerini, tencereler dolusu etli yemekleri ve özenle süslenmiş salataları, tablo gibi dizdi masaya. Masalarda, eksik olup olmadığını kontrol ederken, ikindi namazını kılmadığı geldi aklına.
Hızla abdest alıp, namaza durdu. Namazını bitirmişti ki, meyve almayı unuttuğu aklına geldi.
Her şey hazırdı. Akşam ezanının okunmasına daha zaman vardı. Hazırlanıp manava gitmek üzere çıktı evden.

Manavdan dört beş çeşit meyve aldı. Poşetleri zor taşıyordu. “Aslında tüm bu yaptıklarım ve aldıklarımla, bir tabur asker doyar. Biraz abarttım galiba” dedi. “Ama olsun mübarek günde, gelenlere ikram etmek lazım. Hem beni, beceriksiz biri olarak görmelerini istemiyorum.” Elindeki poşetler gittikçe ağırlaşıyordu sanki. Bir gecekondunun önünde durup poşetleri yere bıraktı. Karşıdan kendi evinin penceresine baktı. Camları temiz görünüyordu.

Gecekondudan gelen bir çocuk sesi duydu. Annesine sürekli sorular soruyor, annesi de üzgün bir ifade ile ve sabırla karşılık veriyordu.
“Anne iftara ne kadar kaldı?”
“Bir saat yavrum.”
“Peki iftarda, ne yiyeceğiz anne? Sahurdan kalan makarnayı mı?”
Annesi bir an durakladıktan sonra:
“Evet yavrum. Ne güzel değil mi? Allah’a şükretmemiz lazım, onu da bulamayanlar var” dedi.
“Peki anne, babam Almanya’dan dönünce sucuk da yer miyiz?” Annenin sesi titriyordu. Kesik bir ses tonuyla:
“İnşallah yavrum, inşallah.”
“Ama hep inşallah, diyorsun. Babam hiç gelmiyor. Babam bizi unuttu mu yoksa?”
“Orada çalışıyor ya yavrum.”
“O zaman neden sana, para göndermiyor? Sen, neden başkalarının evlerini temizlemeye gidiyorsun? O sana gönderse ya!”
“Para biriktiriyor yavrum. Geldiğinde çok parası olsun, sana, her istediğini alabilsin diye para biriktiriyor. Hadi gel biraz Kur’an okuyalım. Sonra dua ederiz. İftar yaklaşınca soframızı kurarız seninle.”


Annesi elinden tutmuş oğlu ile içeri girdiğinde pencereden yabancı kadını fark etti.
“Buyurun bir şey mi istemiştiniz?”
“Başım döndü biraz, içeriye girebilir miyim? Biraz dinlensem iyi olacak.”
“Tabi buyurun.”
Genç kadın, içeriye adım attığında üzüntüsü daha da arttı. Elindeki poşetleri oturduğu yere bıraktı.

“Ben, karşıdaki komşunuzum. Şu karşıdaki apartmanın, üçüncü katında oturuyorum. Adım Mukaddes. Ya sizin?”
“Benim de Münevver.”
“Tanışmak bugüne nasipmiş Münevver Hanım. Tanıştığımıza memnun oldum”
derken mahzun mahzun bakan çocuğa döndü:
“Oruç tutuyor musun yavrum?”
“Evet tutuyorum, teyzeciğim. Hiç kaçırmadım.”

Çocuk annesine dönüp: “Anne, ben dışarıda ezanı dinleyeceğim. Okununca sana haber veririm” diyerek dışarı çıktı

İki kadın, baş başa kalmışlardı. İkisi de konuşmuyor, derin bir sessizlik içerisinde yere eğilmiş, utangaç bir şekilde oturuyorlardı. Sessizliği doktorun eşi bozdu:
“Eşiniz yok galiba”
“Eşim... Almanya’ya çalışmaya gitti”
dedi alçak sesle… “Orada ikamet etmesi için, Alman bir kadınla evlenmesi gerekiyormuş… Anlaşmalı bir şekilde boşandık. O günden sonra, bizi ne aradı, ne de sordu… Beni de çocuğunu da unuttu demek ki…”

Mukaddes hanımın gözleri buğulandı. Bu kadar yakınında yardıma muhtaç ve zor durumda olan biri vardı ve o, bundan habersizdi… Kendini çok kötü hissetti. Onların iftar sofrasındaki makarna ile, evinlerindeki mükellef sofrayı kıyasladı. Utancı bir kat daha arttı. Allah’a nasıl hesap verecekti?
“Komşusu açken, tok yatan bizden değildir” diyen Resul’e nasıl bakacaktı?… O gün, tüm uğraşılarının aslında dünyalık olduğunu düşündü. Bu ailenin ihtiyaçlarını gidermek için eşiyle görüşmesi gerekiyordu.
Ezana yarım saat kalmıştı ki, kararlı bir ses tonuyla konuşmaya başladı:…
“HADİ BUYURUN, BİZE GİDİYORUZ. HEP BERABER İFTAR YAPMAYA...

Kategori: Genel Sunumlar - Rahmet Ayı RAMAZAN
Ekleyen: Salih TEKİN
Tarih: 05.08.2013

Bu doküman sizden önce 36 kişi tarafından indirildi.

 

Bu habere puan verin        Bu habere 0 kişi 0 puan verdi

İlk Yorumu Siz Yazın

 

Yorum yazabilmek için sistem girişi yapmanız gerekir.

 

 

Yeni Sayfa 1

   
   
E-Posta:
Şifre:
Beni Hatırla

Kaydol

Şifrem?

 

   Site İstatistikleri

   
  Bugünkü sayaç: 79
  Toplam sayaç: 1.180.678
  Toplam Doküman: 1063
  Üye Sayısı: 10097
   



Yeni Sayfa 1

duaistiyoruz@dinalemi.net

Tasarım-Hosting: Spark Bilişim